Wednesday 21 April 2010

BALENCIAGA LANVIN (originally for Elle Turkey, 2009)

NEDEN BALENCIAGA YİNE BALENCIAGA , LANVIN HALA LANVIN
Bir moda markasının hala heyecan verebilmesi, günlerce kendinden bahsettirmesi ve olmazsa olmaz kült statüsünü koruyabilmesi, arkasındaki büyük grupların finansal ve geniş pazarlama güçlerinden öte aynı anda hem kurucusunun hem de bugünkü yaratıcısının olağanüstülüğüne bağlı. Cristobal Balenciaga, Jeanne Lanvin, Alber Elbaz ve Nicolas Ghesquière işte bu hikayenin kahramanları.
Lanvin günümüze aralıksız faaliyet göstererek gelmiş en eski moda markası. Jeanne Lanvin ilk butiğini 1885‘te açıyor, iki dünya savaşı boyunca kapılara kilit vurmadan yılda iki kolleksiyon ritminde çalişmaya devam ediyor hatta Lanvin mavisi bugünkü şirket kağıt torbalarına ve kutularına, savaş yıllarında bu uçuk mavinin bulunabilen tek karton kalitesi olması yüzünden yansıyor.
Jeanne Lanvin moda dünyasına ilk adımı 13 yaşında müşterilere şapka siparişlerini teslim eden çırak olarak, gün boyu Paris’in altını üstüne getirerek atıyor. Girişimci ruhu sayesinde önceleri oyuncak bebeklere şapkalar üreterek, ardından çocuklar, genç kızlar icin birbirinden güzel kıyafetler dikerek işini yavaş yavaş büyütüyor. Neden genç modası diyeceksiniz, daha o zamanlar öyle şeyler yok bile. Ancak yoksul bir ailenin cocugu ve 11 kardeşin en büyüğü olarak kendi ilgi görmekten çok kardeşlerini büyüten ve hayatı en katı tarafından duygulara, heyecanlara, genç kızlığa yer vermeden sadece rasyonel algılamak zorunda kalan Lanvin için en doğal davranış tüm sevgi ve dikkatini tek kızı Marguerite‘e nam-ı diğer “ Ririte “e vermek, ona en güzel elbiseleri dikerek, mesleği ve varlık amacını kızı üzerine kurmak oluyor. Bunun en güzel resmi Arpège parfüm şişesinde. Bugün ayrıca şirketin logosu da olan,çocuğuna sarılan anne illüstrasyonu Jeanne ve Marguerite Lanvin’ in bir kıyafet balosu öncesinde çekilen fotoğrafından esinleniyor.
Jeanne Lanvin , kızının kıyafetleri beğenildikçe anneler, Ririte büyüdükçe genç kızlar için de elbiseler, tayyörler, tuvaletler ve şapkalar yaratıyor. Gerisi 19. yüzyıl Fransa’ sında tek başına bir kadının sıfırdan başladığı, ancak rahatlıkla 60 ların Türk filmi senaryolarına konu olabilecek gerçek bir başarı hikayesi. Lanvin aralarında Kraliçe Elisabeth’ in çocukluk kıyafetleri de olmak üzere günün modasını birçok ünlüye ve dünya sosyetesine dikte ettiren fransız zerafetinin tek otoritesi oluyorr. 1929’ da çocuk, genç kız, erkek ve bayan giyim, kozmetik, parfüm ve iç dekorasyon alanında faaliyet gösteren , 25 atölye toplamında 1000 kişi çalıştıran , kolleksiyon başına 300 model yaratan bir imparatorluk halinde dönüşüyor.
Hayatı lüks yaşıyor. Evini büyük zevkle dekore ediyor. Her tarafı uçuk mavi nakışlı yatak odası ile ayakları sülün ve geyik bronz mobilyaların donattığı banyosu bugün Paris Musée des Art Décoratif’ te çılgın yılların en güzel örneklerinden biri olarak sergileniyor. Geçen sene Christie’s de satışa çıkan, kendi zevki için topladığı empresyonist ressamlar kolleksiyonu ise, Musée d ‘Orsay dekilerden daha çok, içinde en az 30 Renoir bulunduruyor. Lanvin elbiselerini her zaman pahalı satıyor . Bir fikir vermek gerekirse her aldığı Degas tablo 15 Lanvin Haute couture elbisenin satış fiyatına denk geliyor. İş parayla bitmiyor,asalete de uzanıyor. Kızının ikinci evliliği sayesinde soyunu Kraliçe Marie Antoinette’in en has arkadaşı Prenses Polignac’a kadar dayandırıyor .Kontes Marie Blanche de Polignac ünvanını alarak Fransız aristokrasisinin en üst basamaklarına yerleşen Marguerite, hayatı boyunca Lanvin’ in modeli, ilham kaynağı ve reklamı oluyor. Jeanne Lanvin Coco Chanel’ in aksine hiç bir zaman kendi kreasyonlarını taşımıyor. Ancak sade elbisesinin göğsünü 1925’ te bir fransız liyakat nişanı,” Legion d’honneur” modaya ulusal katkılarından dolayı süslüyor.
Balenciaga Lanvin’in 28 yaş küçüğü, 1895’ te İspanyanın bask bölgesinde balıkçı baba ve terzi annenin çocuğu olarak dünyaya geliyor, hayatı boyu koyu ispanyol ve katolik kalıyor.12 yaşında o da Lanvin gibi iş hayatına atılıyor. Yolları Lanvin ile ancak 1937 de İspanya iç savaşından kaçıp moda evini Paris’e taşımasıyla çakışıyor. Ikisi de çekingen, ortalığa pek çıkmayan, imajlarını kendileri kontrol ettikleri gibi dışarıyla pek iletişim kurmayan insanlar. Jeanne Lanvin fransızca yazmayı belki de okul yıllarının azlığından sevmiyor. Balenciaga ise konuşmasını. Paris’ te hayatı boyunca kendini etrafına ispanyolca ifade ediyor . Hayatının ilk resmi röportajını ancak kariyerinin sonunda 1971 de Time dergisine veriyor. Lanvin’in kendine güven ve inanılmaz cesareti aynı şekilde kendini Balenciaga’da da gösteriyor. Daha 13 yaşındayken San Sebastian’da yolda yürüyen güzel bir kızı çevirerek sizini için kıyafetler yaratabilir miyim diyor. Yoldakı kız Belçika kraliçesi Fabiola’ nın büyük büyük annesi Markiz de Casa Torrès çıkıyor. Markiz ona kol kanat geriyor ve ilerde müşterileri olacak ispanyol kraliyet ailesi ile tanıştırıyor. Iste bir türk filmi daha ve bu da gerçek.
Balenciaga Lanvin’in aksine ilk kolleksiyonuyla parlıyor. 1968’de dönem beni terketti ben de dönemi terkediyorum diyerek son ve anlaşılmamasına rağmen belki de en muhteşem defilesinin ardından kendini emekliye ayırana kadar Picasso modern resim için ne ifade ediyorsa o da moda dünyasında aynı otoriteyi temsil ediyor. Christian Dior milyonerlerin modacısı, Balenciaga ise milyarderlerin. Dior’ un sözleriyle “hepimizin üstadı”. Müdavimleri Pauline de Rotshield, Windsor düşesi, Helena Rubinstein, Ginger Rogers, Elisabeth Taylor, Bayan Agnelli, Ingiltere ve İspanya kraliyet aileleri ve daha birçokları. Öğrencileri 60 ların en önemli modacıları Givenchy, Ungara ve Courrèges. 50li yıllar modayı tamamen değiştirdiği , zamanın Harper’s Bazar editörü Carmel Snow’ un değişiyle modanın birçok sezon önünde olduğu yıllar. O kadar söz sahibi ki 1957 den sonra moda haftalarına katılmayı reddederek amerikalı gazetecileri sırf kendi defilesi için Paris’e bir ay sonra, her yıl yeniden getirtmeyi başaran tek modacı.
Lanvin’i hala Lanvin yapan ne yeni bir silhouette, ne amblematik bir tayyör ne özel bir drape tarzı.Sırrı kendine bir stil oluşturmak yerine, sadece içgüdüsü ve hissettiği şekilde modayı kişisel formülüne göre yorumlaması. Zamanın değer ve zevklerini çok iyi hissedip onları köklerini 18. yüzyıl Louis XVI saray zevkinden alan romantik tarihçiliği ve fransız kültürünün ulaştığı en üstün zerafet derecesiyle birleştirebilmesi. Sadece 1918-1939 yılları arasında kolleksiyonlarında tanıttığı16000 den fazla yeni ve değişik model değişimi ne denli yakaladığının kanıtı.
Fransa’nın en fransız moda markası Lanvin’in bugün sahibi Tayvan’lı bir medya patronu, kreatif beyni ispanyol sanatçı bir anne ile Tel Aviv’li berber bir babanın Casablanca doğumlu, New York Geoffrey Beene eğitimli oğlu Alber Elbaz, sadık hayranları ise Nicole Kidman, Kate Moss, Chloé Savigny, Sofia Coppola gibi dünyanın dört köşesinden ünlüler. Damarlarında bir zamanlar %100 ispanyol kanının aktığı Balenciaga moda evi ise bugün %100 fransız. Sahibi Gucci, artistik direktörü Nicolas Ghesquière, imaj elçisi fransız kültür ikonu Serge Gainsbourg’ un kızı Charlotte Gainsbourg.
Kaderin cilvesi,olsun önemli olan modanın uluslararasılığı. Türkiye de ise Orhan Pamuk’ un Masumiyet Müzesindeki sahte/ gerçek Jenny Colon marka çanta misali ne Lanvin ne Balenciaga bizlere yeni. Ancak artık onları, Lanvin Akaretler,
Balenciaga Nişantaşı Bostan Sokak olmak üzere kendi evlerinde ziyaret etmek mümkün.
2007 Time dergisi Alber Elbaz’ı dünyadaki en etkili 100 insan arasında sayarken ya da fransız basını tarafından 2008 yılının en iyi moda tasarımcısı seçilirken çok değil birkaç yıl önce onu YSL kreatif direktörlüğünden atan Tom Ford acaba ne düşünüyordu? Ya da Guy Laroche iş görüşmesinde Ralph Toledano’ nun karşısına parlak kırmızı ceket, kırmızı ayakkabılar ve çorapsız oturduğunda Toledano bu günleri göreceğini hayal ediyor muydu? En azından bildiğimiz her yıl yenisini seçmek gereken Miss America değilimki diyen Alber Elbaz’ı, günün modacısı diye çağırılıyor olmasının kızdırması.
Yeni çağ için yeni yön diyen Elbaz artık duygusal giysiler aradığımızdan bahsediyor. Moda hariç her tarafta “akıllı design”dan bahsediyoruz moda hala seks ve gözkamaştırmakta. Oysa bir kadına yapılacak en büyük iltifat ne kadar güzel ya da seksi değil, ne kadar zarif olduğu diyor. Eski teknikleri kullanırken ona çağdaş bir anlam veriyor. Az bulunan ve artisanal olanı modern couture yaklaşımıyla geri getiriyor .
Jeanne Lanvin’in insanı kendine aşık ettiren kokartları, kurdeleleri, kumaş çiçekleri , sürpike ve reliefli nakışları Elbaz’la trapez bluzlar, kenar dikişsiz mantolar, havayla dolan ardından vücudu okşar gibi dökülen blok renk narin elbiselerde, gizli topuk balerinler, sanayi tarzı fermuar,saten şeritli detay, esnek çizgiler ve doygun tonlarla yeniden hayat buluyor.
Balenciaga’yı yeniden Balenciaga yapan Nicolas Ghesqière’ in hayalgücü, bilimkurgu zevki ve 21. yüzyıla yakışır avant guardlığı. Herhangi bir moda eğitimi olmamasına rağmen, meslekte 20 ci senesini kutlayan International Herald Tribune moda editörü Suzy Menkes’ e göre kuşağımızın en yenilikçi tasarımcılarından, Balenciaga revivalının baş aktörü. Dehasının temeli couture tekniklerini yeni teknolojilerle birleştirebilmesi. El boyamalı samurai zırhlarının, bacak el, kol ve ayakları kaplayan gümüş lurex legginglerin, birbirinden asimetrik jodhpurların ve kesim harikası motokross pantolonların yaratıcısı, yuvarlak omuzlu robot kıyaftlerini çiçek bahçeleriyle donatan uç diyolagların ustası.
Balenciaga çağının önünde yepyeni silhouetteler geliştiren bir kesim sihirbazıydı.Bütün modellerini matematiksel çalışır, ilk kup, kesim ve dikişini kendi yapar, günde 180 model prova edebilirdi. Eteğe doğru daralan volümlü elbiselerin, truakar kolların, boyundan uzak yakaların, bele yarı oturan ceketlerin, vücuda dokunmadan omuzdan kaskatı düşen tüniklerin, iç armatürlerin, tavuskuşu misali önü kısa arkası uzun gece kıyaftlerinin mimarıydı. En son sentetik tekstillerin ilk kullanıcısı, kumaşta doku, kalınlık ve sertlik arayışının ürünü gazar, zagar gibi yeni ipek çeşitlerinin yaratıcısıydı.
Karmaşık yapıların nasıl basit gösterileceğini haute couture tekniklerine dayanarak uzay çağı fütürizminde, minimal sert, kesin ama hisseden çizgileriyle anlatan Ghesquière bugün Balenciaga’ nın DNA’ sını temsil ediyor. Alber Elbaz Lanvin’ in soft ideal ve asil Paris couture şıklığını miras edindiği gibi onun en önemli özelliği olan sadeliğin yarattığı gücü ustalıkla bizlere yeniden hissettiriyor.
Ikisi de modellerini kendi çizmeyip tarif etse de Lanvin, Boticelli tabloların uzun boylu, havada uçar gibi süzülen perilerinin , Fra Angelico fresklerindeki gokyüzüne vuran mavinin hayranıydı. Balenciaga ise İspanyol kiliselerinin Velasquez ve Goyanın, Zurbaràn tablolarındaki gizemli azizelerin.
Lanvin duyguların temsilcisiyidi. Modellerinin herbirine bir isim verir kendini bu şekilde ifade ederdi. Balenciaga ise tekniğin. Defilelerinde her bir elbise tekniğin ve mükemmelliğin zirvesinde ama ancak bir numarayla anılırdı.
Lanvin günün zevkini ilk hissedendi, anı bir adım öncesinden yakalardı .Balenciaga’ nın kıyafetleri “zamansızdı”, milyarder müşterileri Balenciaga elbiselerini iyi bir yatırım olarak görür birçok sezon gardroblarında tutarlardı.
Carla Sarkozy’nin İngiltere’ye Kraliçe Elizabeth’e resmi ziyaretinde giydiği büyük zerafet diye alkışlanan Dior imzalı kıyafetin gri pill box şapkası Cristobal Balenciaga tarafından 1950’ lerde lanse edilmişti ve en fanatik kullanıcısı Jackie Kennedy olmuştu. Christian Dior’un 1947 yılında çıkışını yapan ve moda tarihine en büyük katkısı korseli, geniş etekli elbisesi ” new look” ise Jeanne Lanvin tarafından tülden bir ‘corolle’ modelle bir sezon önce 1946 kolleksiyonunda ilk defa tanıtılmıştı.
Nicolas Ghesquière ve Elbaz son birkaç sezondur moda dünyasında yeni, orjinal ve taze kan fırtınaları estiriyor. Her Ghesqière bilim kurgu couture elbisenin altından inanılmaz bir kesim ve strüktür dehası Cristobal Balenciaga çıktığı gibi, her Alber Elbaz’ın duyarlı, modern, şık ve zarif kadını yansıtan tasarımının ardında bir Lanvin elbisenin genç kız saflığı ve tazeliğ yatıyor.
Işte o yüzden hala Lanvin Lanvin, Balenciaga yeniden Balenciaga.

No comments:

Post a Comment